Geçtiğimiz haftalarda remix albümü çıkan elektro-etnik-reggae grubu Anna RF ile remix albümlerinin yayınlandığı gün Ankara’daki konserleri öncesi muhabbet etme fırsatımız oldu. Röportaja geçmeden önce konserle ilgili de birkaç bir şeyi paylaşmakta fayda var. Konser tam anlamıyla “dinleyici nasıl coşturulur ve nasıl güzel vakit geçirir” örneği sergileyen cinstendi. Konsere gelirken bir derdi ya da sıkıntısı olan vardıysa da grubun muazzam performansı sonrası akıllarda ne dert ne de tasa kalmıştır herhalde.
Belki çok klişe olacak ama Anna RF enerjisi gerçekten müthiş güzel bir grup, bu yüzden dinleyici de gruba sahnedeki her müzisyenin görmek isteyeceği şekilde bir tepki verdi konserde. Grubun enerjisinden bahsetmişken yerinde duramayan hallerinden konuşmazsak olmaz. Özellikle grubun solisti Ofir J. Rock sahneden inip dinleyicinin arasına karıştığında ve sandalyelerden birine çıkıp şarkıyı söylemeye orada devam edince çoğu dinleyici “bu nasıl bir enerji?” diye sanırım kendine sormuştur. Africanos, Music Walla, Abu Dubby Rasta ve Jump gibi şarkılar çalmaya başladığındaysa dinleyicilerdeki mutluluk katsayısı haliyle arttı. Tabi bir de Gözleme çaldığında deyim yerindeyse tufan koptu,ee ne de olsa “yanında ayran, herkes sana hayran”. Bu yüzden “lokum gibi” benzetmesinde sadece grubun lokum sevgisi değil, aynı zamanda güzel kalpleri ve müthiş sahne performansları da etkili oldu 🙂
Bu güzel konser ve röportaj için kendilerine tekrar çok teşekkür ederiz.
İyi okumalar…
Müziğiniz farklı kültürleri barındırıyor ve kamanchadan gitara çeşitli enstrümanlar kullanıyorsunuz. Bu kombinasyon fikri nasıl ortaya çıktı? İlk tetikleyici şey neydi?
Başlangıç için, grupta 3 kişiyiz. Her birimiz farklı müzik geçmişlerinden geliyoruz. Kamancha ve elektro saz çalan Roy Smila Fars, Azeri ve diğer etnik müziklerden etkilenir. Solistimiz ve gitaristimiz Ofir J. Rock rock geçmişinden ve farklı müzikal yapımlarından geliyor. Or Raveh (Dubtazer) bass gitar ve elektronik enstrümanları çalıyor ve daha çok elektronik müzik ve farklı müzikal yapımlardan etkilenir. Biz Ortadoğu’da yaşıyoruz ve son 5 yıldır tüm dünyada dolaşıyoruz. Yolumuzda karşılaştığımız çeşitli kültürlerden ve müzikal geleneklerden etkileniyoruz. Biz tüm farklı etkileri kombine edip tek yaratıma getirme yolumuzun müziğimizin sihrinin büyük bir kısmı diye hissediyoruz.
Your music includes very different cultures and you are using various instruments, from kamancha to guitar.How did this notion of “combination” come into existence? What was the first trigger of this idea?
For start, we are three members in the band. each of us comes from a different musical background. Roy Smila who is playing the kamancha and electro saz, is influenced from persian, azeri and other ethnic music. Ofir J.Rock is the main singer and the guitar player, is coming from a background of Rock music and different music productions. Or Raveh (Dubtazer) is playing the bass guitar and electronics, and mainly influenced from electronic music and a variety of musical productions. We live in the middle east and been traveling all over the world for the last 5 years. We are influenced from the different cultures and musical traditions that came a cross our way. We feel that our way to combined all of the different influences into one creation, is a big part of the magic of our music.
Grup Shaharut’ta kuruldu. Çöldeki boşluk ve çölün sessizliği müziğinizi etkilemiş gözüküyor. Çölde yaşamak ve çölün ilhamıyla ilgili ne söylemek istersiniz?
Çöl sessizliğiyle ve boşluğuyla bize ilham verdi. Sessizlik bizi seslerle ve ilhamla dolduruyor. Yaratım için sonsuz bir alana sahipsiniz ve çölde gerçekten sınırlar, dışarı ve içeri olmadığını hissedebilirsiniz.
The group was formed in Shaharut. The emptiness and the silence of the desert seems to have influenced your music. What would you say about the inspiration of the desert and living in the desert?
The desert inspires us by its emptiness and its silence. The silence fills us with sounds and inspiration. You have endless space for creation and we feel that in the desert you can truly feel that there is no borders,outside and inside.
Çölden konuşmuşken videolarınızda sıklıkla kullandığınız doğa ile ilgili bir soru sormak istiyorum. Müzikle doğa arasındaki ilişkiyi nasıl görüyorsunuz?
Doğadan çok fazla ilham alıyoruz ve etkileniyoruz. Doğayla kuşatıldığımızda bizim için bağ kurmak ve yaratmak daha kolay oluyor. Şehirden farklı olarak doğada sessizlik, sakinlik, yoğun olarak yaratmanıza yardımcı rahat bir kafa gibi meziyetler bulabilirsiniz.
Speaking of the desert, I also want to ask a question about the nature that you frequently use in your videos. How do you see the relationship between the nature and the music?
Anna RF / 30.11.2017, Röportaj
Why and Weeping Eyes gibi bazı şarkılarınız dinleyicilerin kendi hikayelerini ya da şarkı sözlerini yaratmasını sağlıyor. Enstrüman bir ifade ediş biçimiyse, dinleyiciler tarafından yapılan böyle bir yaratımın müzisyenler ve enstrümanlar arasındaki güçlü ilişkiye bağlı olduğunu düşünüyor musunuz?
Çoğu zaman gerçekten bağ kurduğumuzu hissettiğimiz enstrümantal melodiler çalmayı ve yaratmayı seviyoruz. Dinleyicinin kendi duygusunu, rengini, sözünü melodiye koyma şansına sahip olmasının güzel bir şey olduğunu düşünüyoruz. Bir resim binlerce kelimeye sahip olabilir. Bir enstrümantal melodi muhtemelen milyonlarcasına.
Some of your songs like “Why” and “Weeping Eyes” allow the audiences to create their own stories or lyrics. If the instrument is a way of expression, do you think that such a creation made by the audiences is related to the strong link between the musicians and their instruments?
A lot of the time we love to play and to create instrumental melodies that we feel very connected to. We think it is beautiful that the listener has the chance to put his emotions, his color , his words into the melody. One picture has a thousands words. One instrumental melody probably has a million…
Türkiye’deki ve Avrupa’daki konserlerinizi düşündüğünüzde dinleyiciler açısından benzerlikleri ve farklılıkları nasıl tanımlarsınız?
Aslında dünyanın her yerinden insanın müziğimizle bağ kurduğunu hissediyoruz ve bunun için minnettarız. İnsanlar eğlenmeyi ve dans etmeyi seviyorlar ve bu bizi mutlu ediyor. Türkiye’deki dinleyici kesinlikle ekstra sıcak ve samimi karşılıyorlar ve Türkiye’ye her geldiğimizde bu bizi evimizde gibi hissettiriyor.
When you consider your concerts in Europe and in Turkey, how do you describe the differences or similarities, in terms of audiences?
Basically we feel that people from all over the world are connecting to our music and we are very thankful for that. People love to have fun and dance and it makes us happy. Definitely in Turkey the audience is extra warm and welcoming and it makes us feel at home every time we come to Turkey.
Röportajlarınızın birinde Barış Manço’yu beğendiğinizi söylemiştiniz. Onun bir parçasına cover yapma planınız var mı?
Bununla ilgili gerçekten düşünmedik ama iyi bir fikir olabilir…
You mentioned that you like Barış Manço in one of your interviews. Do you have any plan to cover one of his songs?
We didn’t really thought about that but it can be a great idea….
Anna- RF elektro-etnik-reggae grubu o halde her bir tür için en sevdiğiniz 3 ismi söyleyebilir misiniz?
Elektronik müzik için- Kalia Santilla, Beats Antique, Ott
Etnik dünyası için- Dastan Trio, Habil Aliyev, Taksim Trio
Reggae için- Bob Marley’e saygı duymak zorundasınız, Groundation, The Congos
Anna RF is an electro-ethnic-reggae group so could you name your favorite musicians from each of these genres?
For the electronic music – Kalia Santilla, Beats Antique, Ott
for the ethnic world – Dastan Trio, Habil Aliyev, Taksim Trio
For the reggae music – you have to give respect to Bob Marley, Groundation, The Congos
Grubun sembolü bir maymun. Sizin için neden özel?
İlk videolarımızdan birinde, 5 yıl önce, iyi bir arkadaşımız videoya bir maymun getirdi o zamandan beri her birimizin içinde bir maymun olduğunu hatırlamak için, maymun maskotumuz, arkadaşımız, sembolümüz oldu 🙂
Symbol of the band is a monkey. Why is it special for you?
In one of our first videos, 5 years back, a good friend brought with him a monkey to the video. Since than the monkey becomes our mascot, friend and symbol to remind us that in each of us there is a monkey 🙂
Yerel sanatçılarla da müzik yapıyorsunuz. Bu işbirlikleri müziğinizi nasıl etkiliyor?
Dünyanın her yerinden farklı sanatçılarla işbirlikleri yapmayı seviyoruz. Her bir sanatçı geldiği dünyanın farklı rengini ve tadını veriyor.
You also create music with local artists. How do these collaborations affect your music?
We love to collaborate with different artists from all over the world. Each artist gives a different color and musical flavor from the world he came from.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Bu ara Türkiye turnesindeyiz. 30 Kasımda Ankara Noxus Bar’da, 1 Aralık İzmir Container Hall sahnesinde, 2 Aralık İstanbul Salon İKSV’de çalacağız.
Sizleri orada görmeyi isteriz 🙂
Bazı güzel şeylerin geleceğini de eklemek isteriz. Anna-RF reMixed adında özel bir remix albüm yeni yayımladık ve albüm Dubtazer tarafından derlendi. Yakında çok heyecanlı olduğumuz 4. albümümüz Fligt Mode için kalabalık bir fonlama kampanyası başlatacağız. Sizin yardımınız ve desteğinizle baharda yayımlayacağız.
Lastly, what would you like to say more?
At the moment we are touring in Turkey. We gonna play at
The 30th of November in Noxus Bar- Ankara
The 1st of December in the Container Hall – Izmir
The 2nd of December at the Salon IKSV – Istanbul.
We will love to see you there 🙂
We would love to add that some really good stuff is about to come. We just launch a special remix album .It is called ‘Anna-RF reMixed’ and its been collected by Dubtazer. And soon we gonna launch a crowd funding campaign for our fourth album ‘Flight Mode’ that we are very excited about it and with your help and support it will be launched in the spring.