Bunu okuyorsunuz:
Baturalp ile Aşk, Uzaylılar ve Ölüm Üzerine | Röportaj #61

Baturalp ile Aşk, Uzaylılar ve Ölüm Üzerine | Röportaj #61

Baturalp - altmuzik.com

Üçüncü albümü Romantik Manifesto’nun ardından yeni şarkılarını yayınlamaya devam eden Baturalp ile çok keyifli bir röportaj yaptık.

2017’de yayınlanan ilk albümü Çok Konuştum’la alternatif sahneye ve playlistlerimize giriş yapan Baturalp, Küçük Bir Ölüm ile müzikal yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor. Üçüncü albümü Romantik Manifesto’da yarattığı karanlık, köşeli ve kırılgan atmosferle dikkatleri üzerine çeken Baturalp, yeni teklilerindeki daha enerjik, daha punk elementlerle müziğine yeni bir boyut kazandırıyor. Kalp kıran aşk hikayelerini şiirsel sorgulamalarla sözlere döken Baturalp ile son albümü, yeni teklileri, aşk, hayat ve ilhamla ilgili konuştuk. Bu keyifli röportajı sizin de beğeneceğinizi düşünüyor, iyi okumalar diliyoruz.

 

Hoş geldin Baturalp, nasılsın?

Hoş bulduk Ezgisu. İyiyim sen nasılsın?

Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Yeni teklin Küçük Bir Ölüm yayınlandı. Sorularıma onunla başlamak istiyorum. Küçük Bir Ölüm’le ilgili neler söylemek istersin bize?

Mesela şunu söylemek isterim,  “Küçük bir ölüm olabilir, son zevki tadabilir, sende ben…” derken aslında orgazmı kastediyorum.  Fransızlar orgazma küçük bir ölüm diyor, bu da oradan gelen bir şey. Yıllar önce öğrenmiştim çok hoşuma gitmişti. Hatta belki The Neighbourhood’un A Little Death parçası oradan geliyor olabilir diye düşünmüştüm. Bu şarkı yine romantik bir aşk parçası ama sözlerini seviyorum çok güzel bir matematiği var.

Ne kadar şiirsel, bilmiyordum bunu, çok hoşuma gitti. Peki şarkıda kimlerle çalıştın?

Bu şarkıda her şeyi ben çaldım zaten, davulu, bası, gitarı. O yüzden çalarken kimseyle çalışmadım ama stüdyoda Ozan Çanak ve Deniz Ağan kaydetti. Mixi masteringi de Ozan yaptı. No:5’te yaptık her şeyi, videoyu da orada çektik.

Albümden sonra punk bir sounda döndün.

Aslında tam punk değil, daha da punka döneceğim. Bu biraz ara geçiş gibi oldu bence. Daha synth’li bir şeyler yapmıştım Romantik Manifesto’da, sonraki şarkılarım daha çalmalı, davullar daha köşeli, daha belirgin evet. Ama daha da pisleşesim var.

Soundda değişikliğe gidiyorsun, tamam. Peki hikayelerin mi değişti yoksa ilham aldığın şeyler mi değişti?

Hiç ilham almıyorum Ezgisu ya. Hikayeler… İlla ki değişiyor. Başka insanlardan, başka olaylardan etkileniyorsun. Kendimle ilgili şeyler yazıyorum mesela ama kendimle ilgili şeyleri paylaşasım gelmiyor. Ne bileyim gerçekten “Polisler peşimde, altımda Gucci, cebimde Rolex…” gibi cümleler kurmak istemiyorum. En azından yaşanmış şeyleri yazıyorum ben de. Yani polisler peşimde değil ve kolumda Rolex yok. O nedenle ben de aşk şarkıları yazıyorum.

 

 

“Albüm kendi kendine bir yol çizdi…”

Şimdi albümüne dönmek istiyorum. Romantik Manifesto, üçüncü albümün. Onur Gülanber’le çalıştınız albümde. Önceki albümlerinde bir band’in vardı. Bu farklılık bir şeyleri değiştirdi mi?

Ben zaten şarkıları telefonuma kaydetmiştim. Onur’un yanına da çok hazır gitmiştim bu sayede. Onur da beni çok iyi anladı. Çok güzel ilerledi çok keyifli bir süreçti. Ama bir daha öyle bir albüm kaydetmeye çalışır mıyım emin değilim. Midilerle bir şeyler yapmak zormuş bunu öğrendim. Zor derken çok benlik değilmiş. Ama güzel bir deneyimdi.

Albümü giysi odasında kaydetmişsiniz…

Evet. Onur’un eşi var dünyalar tatlısı bir insan, Sezin. Onur’la Sezin’in bir kıyafet dolabı gibi bir şey vardı ses yalıtımı daha iyi olur diye vokalleri orada kaydettik.  Zaten her şeyi Onur’un evinde kaydettik. Sezin de sağ olsun çok sabırlı davrandı bu süreçte, uzun bir süre onlarda kaldım.

Sana bir beyaz sayfa bırakıyorum. Romantik Manifesto ile ilgili neler söylemek istersin?

Öncelikle kendimi tebrik ediyorum (gülüyoruz). Yani belki hiç hit çıkmadı; ama bu reklamlarla alakalı olduğu için kendimi başarısız olarak değerlendireceğim bir şey değil. Bir şarkı gerçekten istediğime çok yakın oldu, Bir Önemi Yok. Gerçekten her şeyi istediğim gibi oldu dediğim bir kaydım yok henüz. Ama o şarkıyı çok seviyorum. Onun videosundaki Onur’la halimiz hoşuma gidiyor. İkimiz de dedemin ceketlerini giymiştik falan… Bir de Güneşin Batıdan Doğduğu Gün’ü seviyorum, o da güzel oldu bence. O süreç keyifliydi, yaşlanmadan önce böyle bir şey yapmış oldum.

Belirli bir çerçeve çizmiş miydin albüme, yoksa birbirine benzeyen şarkıları mı bir araya topladın?

Albüm kendi kendine öyle bir yol çizdi. Köşeli bir şey olması gerekiyordu çünkü pandemideydik. Aklımda daha esnek bir rock soundu vardı aslında. Ama kimseyle prova yapamayacağım için telefonda beat üzerine köşeli köşeli davullar yazdım. Böylece albüm kendi soundunu bulmuş oldu. Ama bu durumdan çok memnunum, ses kalitesi açısından gayet iyi olduğunu düşünüyorum.

 

 

“Ölüm bir gerçek…”

Şimdi biraz pislik yapacağım. Albümün adı ne kadar güzelmiş Baturalp!

Aynen sağ olsun çok sevdiğim bir arkadaşım var, dünya tatlısı bir insan. Saçları böğürtlen reçeli renginde. Senin bir fikir aydınlatman sayesinde oldu Ezgisu. İstediğini elde ettin mi şu an (gülüyoruz)? Sen benimle ilgili bir yazında “Aşk manifestosu” demiştin. O çok hoşuma gitmişti ve onu hiç unutmadım ben. Romantik Manifesto da oradan aklıma geldi. O yüzden teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim, yazının böyle bir yere varması beni mutlu etti. Albümde çok fazla ölüme değinmişsin Baturalp. Ölüm senin için ne demek?

Bence tüm insanları eşitleyen bir şey. Ölüm üzerine çok düşünüyorum. Sonrası var mı, Dünya bir açık hava hapishanesi mi, acaba aydınlanmayı mı bekliyoruz, bundan sonrası varsa test gibi bir şey çok çocukça değil mi, ölüm gözünü kapatıp gönül gözünü açmak mı… Ölüm bir gerçek yani. Ve her an yaşanan bir şey.

Peki sana huzuru mu çağrıştırıyor yoksa daha anksiyöz bir durumu mu?

Hiç huzurlu gelen bir şey değil ama beni korkutan bir şey de değil. Belki her gün üstüne düşündüğüm içindir. Hayatım şu an sonlansa aklımda soru işaretleri, keşkeler olmaz. Ölüden hüküm kalkar diye bir söz var ya, ölüden hüküm kalkıyor gerçekten o yüzden korktuğum bir şey değil.

 

 

“Aşk 20’li yaşlarda var olan bir şey…”

Sence “Sen mutluysan ben ölebilirim.” denilecek bir aşk var mı? Çok fedakarca bir şey bence.

Yaşarsan vardır tabi. Ben böyle hissetmedim ama başka birinin bana böyle yaklaştığını gördüğüm için çok etkilenmiştim. Bilmiyorum belki de aşk bir modern insan sorunsalıdır. Ya da belki olmaması gereken bir şeydir. Zaten bence aşk 20’li yaşlarda var olan bir şey. O yaşlarda aşık olursun çünkü hormonların buna müsait olur ama 30’dan sonra olmaz.

Baturalp tam olarak aklında olan şeyi yapamadığını söyledin. Şarkılarını zaten kendin yapıyorsun, içine sinmeyen nedir?

Kendin yapsan da elinde olmayan şeyler oluyor. Kafanda çalan şeyi yansıtan şeyi yapabilmek için davul, gitar bulmaya çalışıyorsun, bir kayıt teçhizatı bulmaya çalışıyorsun. Topraklama bile buna dahil. Tamam kafamda çalan bir şey var ama henüz onu tamamen yansıtacağım bir şey yapamadım. Ne kadar pound o kadar sound diye bir söz var ve durum gerçekten öyle. İngiltere’de 5 pound olan bir plugin’i sen burada atıyorum 500 liraya alıyorsun. Ve sadece bir tane almıyorsun. Bunlar bile etkiliyor müziğini. O yüzden kafamdakini bir türlü yansıtamadım.

 

 

“Cehaletin mutluluk olduğunu öğrendim…”

Teklilerinle devam edelim. Üzümlü Kek ve Angut mart ayında yayınlandı. Albümden sonraki ilk şarkın ve albümdeki kasveti üstünden atmışsın gibi duyuluyor. Albümdeki şarkılarla aralarında çok mu uzun zaman vardı?

Evet, herhalde 1 yıl vardır. Aslında ben o şarkının çok daha dans müziği gibi olmasını istiyordum. Müziği oldu ama bu sefer de ses dengesini bu sefer başaramadık. Vokal çok eziyor galiba şarkıyı, bu da benim hiç istemediğim bir şey. O yüzden yeni şarkılarda da müzik vokali ezsin gibi bir kafaya girdim. Kendimi duymaktan sıkılıyorum sanırım.

Bu söylediklerinden sonra sound açısından ilk iki albümündeki şarkılar gibi şarkılar duyamayacağımı hissediyorum.

Hiç belli olmaz, duyabilirsin. Bu bir yolculuk sonuçta.

Bu beni umutlandırmaya yetti, teşekkürler. İlk albümler demişken Çok Konuştum benim evim, bana güvende hissettiren bir albüm. Onun üstünden de 6 yıl geçmiş. Senin müziğe bakış açında neler değişti bu 6 yılda?

Cehaletin mutluluk olduğunu öğrendim. Daha iyisi olmak değildir ama mutluluktur. O albümü kaydettiğim gün o kadar cahildim ki hiçbir şey bilmiyordum. Ama strese de girmiyordum, kafam rahattı, hiçbir şey umurumda değildi. Sonra bir şeyler öğrendikçe çok takılmaya ve işin içinden çıkamamaya başladım. Her şeyi düşünmeye çalıştıkça mükemmeli yakalayamayacağımı fark ettim. Ve bu daha kötü hissettirdi. Keşke ilk albümdeki cehaletim olsaydı, şu an daha mutlu bir insan olurdum.

 

 

“Hiçbir şarkımla ilgili derdim yok…”

Şarkılarının akustik versiyonları gelecek mi?

Gelecek. Anıl Ulusoy’la Ölü İhtimal’in akustiğini kaydettik en son. Bir de bu yeni çıkardığım teklilerin akustikleri de gelecek. Belki onları bir akustik albüm olarak yayınlayabilirim.

11’le ilgili paylaşımlarında kendini neden bu kadar zorbaladın?

Ben aslında o şarkıyı çok seviyorum. Sadece çıkan ses hoşuma gitmedi. Yoksa onu konserlerde söylemeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Sözleri, vokal line’ı, düzenlemesi çok hoşuma gidiyor. Vokalin mixin içinde bulunduğu konum hoşuma gitmiyor. Yoksa şarkıyla ilgili bir derdim yok. Hiçbir şarkımla ilgili bir derdim yok. Olsa neden onu kaydedeyim zaten? Ben genel olarak Türkiye’de yapılan müziğin kalitesini beğenmiyorum. Kendi şarkılarımda da yurtdışından dinlediğim şeylerin kalitesini arıyorum ama erişemiyorum. Şarkılarımın son dinlediğim halleri yurtdışındaki şarkıların altında kalıyor.

 

 

“Sadece mutlu olmak istiyorum…”

Kimleri dinliyorsun mesela?

Şu sıralar Nothing But Thieves’i dinliyorum, çok beğeniyorum. O kadar her şeyi dinliyorum ki… Mesela Miley Cyrus’ın bazı şarkılarındaki mix kalitesi çok iyi. O kadar iyi ki tüylerim diken diken oluyor. The Weeknd dinliyorum, The Neighbourhood dinliyorum. Elektronik müzik dinliyorum bu ara. Bob Moses çok dinliyorum. Dinlediğim çok şey var ama o soundu bir türlü yakalayamıyorum maalesef. Bu konuda gerçekten çok üzgünüm. Hayatta genel olarak hiçbir şey hissetmiyorum ama bu konuda hissediyorum. Onun da üzüntü olması kötü bir şey.

Birçok insanda iz bırakma isteği var Baturalp; ama senin bir şarkın var, Akşam Sefası. Diyorsun ki yedi içti gitti kısa metraj filmdi dersiniz bana. Sende iz bırakma isteği var mı yoksa gerçekten çekip gitmek mi istiyorsun?

Ben öldükten sonra birisinin beni düşünmesi çok umurumda olacak bir şey değil. Öbür tarafa inanan biri değilim, reenkarnasyona da inanmam. Bu konuda bilinemezcilik tarafında yer alıyorum. İnsanlık tarihini düşünüyorum mesela, ne kadar iz bırakabilirsin ki? Hadi 50 yıl olsun, 100 yıl olsun. Eline ne geçecek? Öyle bir hevesim yok o yüzden. Ben şu an mutlu olmak istiyorum. Arkamdan bu dünyanın kahrını çekti ama çok güzel işler bıraktı denmesin. Ben sadece mutlu olmak istiyorum. Eğleniyorum, o kadar.

Akşam Sefası demişken, o şarkı Apple Music’in Rotamız Kaş Kalkan playlistinde yer alıyor. Ama bence o listeye konulacak şarkın Güneşin Batıdan Doğduğu Gün olmalıydı. Sence olması gereken şarkın hangisi?

Kaş Kalkan deyince aklıma yaz geliyor. Cıvıl cıvıl olacağız gibi düşürsek… Hiç de öyle tatlı bir şarkım yok ya tatlı şarkı yapayım direkt o rotaya özel (gülüyoruz). Ama Aniden diyeceğim sanırım, enerjisi yüksek olduğu için.

 

 

“Umarım dünyayı uzaylılar istila eder…”

Baturalp herhangi bir durumun biteceğini biliyorsan bu zamanı doya doya geçirmeyi mi tercih edersin yoksa buna hiç kapılmadan geçip gitmeyi mi?

İlki. Yaşarım ben onu. Deneyimlemek için yapıyor olurum zaten. O yol güzel bir yoldur elbet.

Dinleyicilerini neler bekliyor Baturalp?

Küçük Bir Ölüm’den sonra bir parça daha yayınlanacak, ondan sonra belki albüme bağlayabilirim bunları. Son parça da indie arabesk bir parça olacak. Bu benim uydurduğum bir tür. Arabesk tınıları olan indie bir parça. Aklımda olan birkaç bir şey var, ondan sonrasını bilmiyorum. Belki full enstrümentale geçerim. Hayat hiç belli olmuyor, bakalım serüvenim nereye gidecek…

Hayal kuruyoruz şimdi, 10 yıl sonra tam şu ana gidelim, yani 20 Kasım 2033, saat 00.15. Ne yapıyorsun şu an?

Umarım aşırı mutluyumdur, en büyük dileğim bu. İkincisi, umarım çok zenginimdir. Üçüncüsü, en sevdiğim insanlar etrafımdadır ve sağlıklıyızdır. Böyle olmayı isterim. İsteklerimi bir kenara bırakırsak, kafayı sıyırmış ve köy hayatına geçmiş biri olabilirim, inekleri koyunları tavukları olan. Ya da belki Antalya’ya yerleşmiş olabilirim. Belki de konserde çalıyor olurum, bilmiyorum. Bunu o zaman gelince sen bana söyle. Baturalp, böyle bir şey söylemiştik ve şu an böyle bir şey oluyor, diye. Belki biralıyor oluruz bir yerlerde. Ama umarım uzaylılar istila eder dünyayı 10 yıl sonra, garanti veriyorum o zaman hep beraber çok mutlu oluruz.

Şimdi sana birkaç şarkını soracağım, sen de onları birkaç kelimeyle ifade edeceksin.

Vurdu Kafama  Loş ışıklar, bar, akşam

Ufak Ve Uzak  Çöl, ergen

Barmen  Güzel bir melodi, genişlik, yanlış bir dışavurum

Güneşin Batıdan Doğduğu Gün  Galaksi, boşluk, kıyamet

Velfecr  İntihar

Ruhum Nasıl Seviştin Onunla Ben İçinde Ölürken  İstanbul’da bir semt, son sevişme, nefret

Meczup Yürek  Çok sevdiğim bir şarkı içime sinmeyen bir sonuç

 

 

Bize bir film önerir misin?

Çok sevmeme rağmen uzun zamandır film izleyemiyorum. Konsantrasyonum eskisi gibi iyi değil. The Art Of Racing In The Rain diye bir film vardı, onu önermek istiyorum. Bugün çok yağmur yağdı ya o yüzden onu söylemek istedim herhalde. Çok duygusal bir filmdi, beni mahvetmişti.

Benim sorularım burada bitiyor Baturalp, son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?

Ezgisu’yu okumaya devam edin. Son olarak bunu söylemek isterim.

 

Baturalp’e cevapları için çok teşekkür ederiz. Yeni şarkılardan ve konser takviminden haberdar olmak isterseniz Baturalp’i Instagram’dan takip edebilirsiniz!

 

 

Bu içerik size ne hissettirdi?
ehehe
0
ilginç
0
kalp <3
4
karasızım
0
olamaz!
0
üzücü
0