High Noon filminin dramatik yapısının biçimi kapalıydı. Çünkü filmin final sahnesinde film boyunca süren gerginlik ve trenle köye gelecek olan Frank Miller’ın yaklaşmasıyla kafalarda beliren “Kim kimi öldürecek?” sorusu Will Kane’in Frank Miller’ı vurmasıyla; ve sevgili eşi Amy Kane’le at arabasına binip köy meydanının insanlarla dolmasıyla kapanır. Film boyunca merak edilen sorunun cevabı bu şekilde verilerek hiçbir açık kapı bırakılmamıştır.
Will Kane kasabanın şerifidir ve çevresi dostları ve hayranları tarafından sarılmış durumdadır. Will, Amy ile evlenip tehlikeli işi şerifliği bırakıp çiftçilik yapmaya karar vermiştir ama tam karısı ile beraber kasabadan ayrılacağı zaman yıllar önce hapse girmesine neden olduğu Frank Miller’ın intikam almak üzere kasabaya dönmek üzere olduğunu öğrenir. Will, kasabadan ayrılırken aniden karar vererek Amy’ye kasabaya dönmek zorunda olduğunu söyler. Bu sırada Frank’in kardeşi ve iki silahşörü kasabaya gelmiş, depoda Frank’in trenden inmesini beklemektedirler.
Filmin gelişme bölümü Will Kane’in kasabaya dönmesiyle başlar. Kasabaya döndükten sonra Frank Miller karşısında kendisini yalnız bırakmayacaklarını düşündüğü birçok eşi ve dostunu aramaya koyulur fakat Will’i karısı Amy bile yalnız bırakacaktır. Bu bölümdeki düğümler Will’in Frank’in karşısında duracağı zaman için yanına koymaya aradığı adamların retleridir daha çok. Will dostunun evine yardım istemeye gider fakat dostu, Will’e, karısına evde olmadığını söyletir. Will kiliseye gidip kasaba halkından yardım ister fakat halk Will’in yardım isteğini reddeder, papaz (ya da her kimse) onu dinsizlikle suçlar; Will, Amy ile evlenirken nikahını kilisede kıydırmamıştır. Harvey Pell ise başka bir düğümdür. Harvey, Will’in kasabaya dönmesiyle birlikte iyice sinirlenir, Helen’le olan ilişkisini ortaya koyarak Will’in ona kızgın olduğunu düşünür fakat bu Will’in umrunda değildir. Karısı Amy ise başka bir düğümdür çünkü Will’in kasabaya dönüp Frank ile yüzleşmek istemesinden rahatsızdır. Bu yüzden sürekli olarak Will’i suçlar, destek olmaz.
“Kasabalının gözü saatlerdedir”
Öğlen olmasına, trenin gelmesine birkaç dakika kalmıştır. Kane, ölümünden sonra açılmak üzere vasiyetini yazar. Tüm kasabalının gözü saatlerdedir. Vasiyetini yazmaya başladığı ilk andan trenin düdüğünün duyulmasına kadar geçen iki dakikalık süre boyunca karısı, eski sevgilisi, arkadaşları, kilisedekiler, bardakiler kısaca bütün insanlar teker teker seyirciye gösterilir. Saatin tik taklarıyla birlikte müzik de yükselerek zaten öfkeli olan seyircinin gerilimi yavaş yavaş artırılır. Amy, Miller’ı getiren trenle kasabayı terk etmek üzere istasyona giderken, kocasının önünden geçtiği esnada dönüp yüzüne bakmaz bile.
Bütün hayalleri yıkılan, dostluklarının, arkadaşlıklarının büyük bir yalandan ibaret olduğunu anlayan ancak geri adım atmamaya kararlı ve düşmanıyla tek başına karşılaşacak onurlu bir adamın karısını götüren arabanın ardından bakarken gözüktüğü bomboş sokaktaki yalnızlığının filmin en hüzünlü sahnesidir.
Miller gelir, adamlarıyla buluşur, silahını kuşanır ve kasabaya doğru harekete geçer. Duyulan ilk silah sesiyle Amy dayanamayarak, trenden iner ve kasabaya doğru koşmaya başlar. Yerde bir ceset vardır, korkuyla yaklaşır kocasının olmadığını görünce ofise gider. Orada vasiyeti görür ve okur. Amy ofisten çıkar ve Miller, Amy’yi yakalar. Miller ile karşılaşan Kane kasabanın tam ortasında onu öldürür. Bu sahne ile arınma sağlanır ve seyirci rahatlar. Film boyunca aranılan cevap Miller ile Kane’in karşılaşmasının nasıl sonuçlanacağıdır. Kane ve Amy birlikte kasabadan ayrılırlar.
Sekans ve sahneler…
Sekans sahnelerden oluşur ve sahneler çekimlerden oluşur. Sahneler, olay akışını çok sayıda çekime bölseler bile, genellikle tek bir zaman dilimini ya da tek olaylık bir süreci kapsarlar. Sekans ise birbiriyle ilişkili olan sahnelerin bir araya gelmesiyle oluşur. Örneğin Miller’ın kasabaya gelmesi, Kane’le aralarında ilerleyen kovalamaca, Amy’nin trenden inerek kasabaya gelmesi ve Miller’ın Amy’yi yakaladığı sırada Kane’in atılarak Miller’ı öldürmesi bir sekanstır. Fakat Miller’ın Amy’yi yakalaması ve Kane’in Miller’ı öldürmesi bir sahne, Miller’ın Amy’yi yakalaması ise bir çekimdir.
Filmdeki çift aksiyon çizgisinin birincisi Kane ve Amy’nin evliliği, Kane’in Amy’nin yalvarışlarına aldanmadan Miller için kasabaya dönmesi ve böylelikle ilişkilerinin nereye gideceğidir. Kane’in amacı Miller ile işi bittikten sonra evliliğini kurtarmak, Amy’nin yanına dönmek ve onunla yeni bir yaşam kurmaktır. Filmin sonunda Kane’in Miller’ı öldürüp Amy ile birlikte kasabadan ayrılması bu amacı destekler.
İkinci aksiyon çizgisi ise Kane’in Miller’la karşılaşacağı an için yanına dostlarını toplaması ve Miller’la karşılaşmaktır. Kane’in amacı ise Miller’ın karşısındaki güçsüz olmamak istemesi ve kendini güvende hissedip sağlama alması nedeniyle etrafına insan toplayıp Miller’ı öldürerek ya da onu ait olduğu yere (kodese) tıkarak kendisinin ve kasaba halkının güvenliğini sağlamaktır.
Film Will Kane’in bakış açısından anlatılır. Filmde Will Kane, Frank ve dostlarıyla yüzleşmek için yanına bir destek aradığı her an ilerledikçe biz de Will gibi umutsuzlaşır ve geriliriz. Bütün duyguları Will ile birlikte yaşarız, Will bizim kendimizi bağdaştırdığımız karakter, başroldür. Saat ilerledikçe, vakit öğlene yaklaştıkça biz de Will ile birlikte Frank’in trenden inmesini ve çatışmayı bekleriz. Umduğumuz son ise yine Will ile aynıdır: Frank ile verilen mücadelenin galibi çıkmak.
“Zamansal bilgi boşluğuna dayanır.”
Filmde anlatılan olay daha eskilere dayanmaktadır. Yani Kane’in Miller’ı yakalaması sonrasıda Miller’ın mahkemeye gönderilip Miller hakkında idam kararı çıkarılması vesaire anlatılmamaktadır, bu zamansal bilgi boşluğuna dayanır, olayların sadece bir kısmı anlatılmakta.
Filmde herkes Miller isminden ve Miller’ın kasabaya döneceğini duyunca tedirgin olur fakat filmin başında nedenini, Miller’ın kim olduğunu ve Kane ile Miller arasında ne geçtiğini bilmeyiz. Bu bilgisel boşluktur ve seyirci film ilerledikçe bu olaylar hakkında bilgi edinir.
High Noon’da geciktirme stratejisine Kane’in film boyunca Miller’la karşı karşıya geleceği an için yanına dost araması örnek verilebilir. Kane kiliseye, arkadaşının evine vs. gider fakat her sahnede, yani Kane reddedildikçe seyirci de Kane ile birlikte gerilir.
Yanlış yönlendirme stratejisine örnek olarak Amy’nin trene binmesi, daha doğrusu gitmeye karar vermesi örnek verilebilir. Filmin son sahnelerine yaklaştıkça Amy’nin kararından vazgeçtiği, ofise gittiği sahneleri görürüz. Son olarak Miller, Amy’yi yakalar ve seyirci Kane ile birlikte panikler.
High Noon bir tür filmidir. Filmin türü western’dir. Avrupa’dan Amerika’ya ilk göç eden Protestanlardır ve yaşam biçimlerini prüten ahlak üzerine kurarlar. Prüten ahlak insanın bu dünyada çalışarak, kendine güvenerek cenneti kurmasını söyler, öteki dünyadaki mutluluğun da sırrı budur. Filmde bu Kane kiliseye gittiği sahnede vurgulanır.