Birileri grubunun sabırsızlıkla beklenen 2. albümü “Kusursz” 31 Mayıs’ta dijital müzik platformlarında yerini aldı.
2016’da yayınlanan ilk albümleri Bir İleri ve onu takip eden 2 teklinin ardından 1 Ocak 2019’da yayınlanan Hangi Rüzgarlar’la yeni albümün haberini almıştık. Hangi Rüzgarlar’dan sonra Bu Böyle (Toplu Bir Kabullenişin Şarkısı), Mavi Sabahlara Mahcup Elveda ve son olarak da Kozmik Dans’ı yayınlayan grup, 31 Mayıs’ta da Kusursz’u dinleyicileriyle buluşturdu.
Kusursz, daha önce yayınlanmış olan 4 tekli dahil toplam 8 parçadan oluşuyor. Sönmeye Yakın Bir Mum’un sözleri Jan Soykök’e, müziği Jan Soykök ve Emre Dereli’ye; geri kalan tüm parçaların söz ve müziği Jan Soykök’e ait. Albümde ve grupta vokal ve gitarda Jan Soykök, geri vokal ve bas gitarda Emre Dereli, gitarda Baturalp Yılmaz ve davulda Çağdaş Topal yer alıyor. CES Productions etiketiyle yayınlanan albüm, mix’te Ozan Çanak, mastering’de Görkem Karabudak imzası taşıyor. Albümün artworkü Hilal Genç’in; albümün ve teklilerin fotoğraflarıysa Burak Şimşek ve Mutlu Cengizhan Öztürk’ün eseri. Tüm bu insanların özenli çalışmaları sonucu şarkıları, fotoğrafları, videoları ve geri kalan tüm bileşenleriyle çok iyi bir konsepte sahip, bütünüyle ışıldayan bir albüm olmuş Kusursz.
Daha rahat bir albüm…
İlk albümle karşılaştıracak olursak Kusursz’da Bir İleri’nin biraz kasvetli olan havasını üzerilerinden atıp daha hafif ve rahat bir aura oluşturduklarını söyleyebiliriz. Grubun cool duruşuyla ters düşmeyen bu chill soundlu parçalar, Latin esintili pop şarkıların listeleri domine ettiği bu yaz günlerinde alternatif sahneden, rocktan uzaklaşmak istemeyenler için mükemmel bir seçenek olmuş.
Yaz dedim ama siz sadece yazla sınırlı tutup bu güzel albüme haksızlık etmeyin tabi. Çünkü genel olarak uyandırdığı hissi bir kenara bırakıp baktığımızda Birileri’nin bu albümle müziklerini ciddi anlamda daha ileriye taşıdıklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Önceki şarkılarıyla jargonuna az çok hakim olmaya başladığımız Jan Soykök, bu albümde kendi kelimelerini çok daha etkili ve ölçülü bir biçimde kullanmaya başlamış. Duygularını, düşüncelerini anlatırken onu kontrol eden hevesini yutup daha dengeli ve dinlemesi daha keyifli sözlerle ifade etmiş kendini. Söz yazarlığı konusunda yaşadığı bu gelişme ve olgunlaşma sayesinde de müzikal anlamda zaten çok başarılı olan grubun şarkılarının bir bütün olarak parlamasını sağlamış. Her yerde aşırı dramatik ve yorucu aşk şarkıları karşımıza çıkarken; hayallerden, rüyalardan ve kendini aramaktan bahseden bu sözleri bizlerle paylaşıp kaostan kısa süreliğine de olsa kaçmamızı sağlayan Birileri’ne teşekkür ediyoruz.
“Hayallerini yanında taşımaya devam eden birinin hikayesini dinliyoruz.”
Albümün tüm parçalarını çok çok sevdim ama tüm albümü ilk dinleyişimde dikkatimi en çok çeken ve beni ilk yakalayan parça Sönmeye Yakın Bir Mum olmuştu. Birileri dinleyicilerinin çoğu da benimle aynı fikirde olacaklar ki geri kalan 7 parçanın dinlenme sayıları birbirine çok yakınken Sönmeye Yakın Bir Mum’un biraz daha öne çıktığını görebiliyoruz. Halledebilirdik’in Birileri’nin en popüler şarkısı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda yine biraz daha “dertli” olan şarkının daha çok tercih edilmiş olması şaşırtan bir durum olmuyor. Ama çok da arabesk bir havası olmadığından bu şarkının bu kadar sevilmiş olmasına sevindiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
“Biz zaten konuştuk konuşulacak her ne varsa.” sözleriyle Halledebilirdik’in “Dur, konuşsaydık iki dakika!” sözlerini akıllara getirip iki albüm arasında bir köprü kuran bu güzel şarkı aynı zamanda albümler arasındaki farkı da gözler önüne seriyor. İlk albümde daha genç, umutlu ve “Kaçıp gitsem, uzaklaşsam buradan bir süre için.” diyerek karmaşadan kaçmak isteyen birinin hikayesini dinlemiştik. Bu albümdeyse iyimserliği azalmış, gerçeklerle yüzleşip her şeyi olduğu gibi kabullenen ama yine de Hangi Rüzgarlar’da “Tüm hayallerimi de yitirecek olur isem eğer birgün, ne kalır benden geriye?” sözleriyle belirttiği gibi hayallerini yanında taşımaya devam eden birinin hikayesini dinliyoruz. Aynı şekilde Mavi Sabahlara Mahcup Elveda ve Bu Böyle’de de bu büyümeyi ve değişimi fark edebiliyoruz.
Bu arada Kusursz’la ilgili “İlk albüme benzemiyor ama güzel” gibi yorumlara denk gelmiştim ve bu biraz hayal kırıklığı taşıyan yorumların hiçbirine katılmadığını belirtmek istiyorum. Çünkü tekrara düşmedikleri, şarkıları birbirine benzemediği için takdir edilen bir grubun yeni şarkılarının öncekilerden farklı olması da aslında onların özlerini koruduğunu gösteren bir durum.
Olup biteni değiştirmem mümkün değil
Kabullendim olduğu gibi
Jan Soykök’ün çocukluğunun odasında kendi çocukluğuyla konuşarak hayatını gözden geçirdiği, yaptıklarını, yapacaklarını sorguladığı Küçük Oda, albümde en sevdiğim parça oldu. Ve Jan Soykök’ün de yazarken en çok zorlandığı parçalardan biriymiş. Uzun süredir bekleyen bu şarkıyı zorlayarak bitirmek yerine hakkını vererek tamamlamayı tercih etmiş. Bu sayede oldukça samimi anlatımıyla gerçek anlamda kalpleri eriten bir parça olmuş, Küçük Oda. Kendi çocukluğuna şefkatle yaklaşması, hayatı geç kalmadan yaşamaya teşvik etmesi ve en sonda “İşte yağmur geliyor bak yine, sen onu seversin hadi dışarı çık belki dans edersin” demesi o kadar tatlı ki…
Aynı zamanda bu duyguları müzikle de çok başarılı bir biçimde aktarmışlar. Dinleyeni kolaylıkla yakalayan tatlı melodisiyle gitar, şarkının dinamik ve keyifli bir şekilde akmasını sağlayan davul ve bas gitar… Bu genç insanların birçok insanın konuşarak bile yaratamadığı etkiyi müzik aletleriyle yaratması çok değerli. Bu yetkinlikleri sayesinde alternatif sahnede öne çıktılar ve tutkuları sayesinde de ilerlemeye devam edip daha çok parlayacaklar. Bütün kalbimle Birileri’nin bu yolculuğunun çok güzel bir şekilde devam etmesini diliyorum. Ve bu güzellikleri de yeni şarkılarla dinleyicilerine anlatmaya devam etmelerini…
Kaç hakkın var ki zaten bu oyunda
Kaç adet canın var ki
Tam ortasındayız işte şu anda
E o zaman durma öyle sen de oyna
Jan Soykök’ün Carl Sagan’ın bir kitabıyla aynı adı taşıyan Soluk Mavi Nokta şarkısını ve Baturalp Yılmaz’ın iki ölü yıldızın birbirine çekilmesinden etkilenip yazdığı Seferi şarkısını biliyoruz. Yıldızlardan, uzaydan ilham alan, onlara atıfta bulunmayı seven grubumuz bu albümde de bunu atlamamış. Carl Sagan’ın “Hepimiz yıldız tozuyuz.” sözünü hatırlatan Kozmik Dans, kendini bulmak isterken biraz desteğe ihtiyaç duyan herkes için! Bu oldukça pozitif ve motive edici şarkı, sözleriyle geç kalmadan yola çıkmaya, potansiyelini keşfetmek için bir adım atmaya davet ederken; eğlenceli müziğiyle de dinleyen herkesi gerçek anlamda harekete geçiriyor. Bu arada Hinduizm’de yaratım ve yıkım da Şiva’nın kozmik dansına bağlanıyor. Bunu burada uzun uzun anlatmayacağım ama size bakmanızı öneririm. Çünkü sözlerle Şiva’nın kozmik dansı arasında bağ kurunca şarkı inanılmaz keyifli bir hal alıyor.
Hayranlıkla seyrettiğin yıldızlar bile dans ederler
Sen de durma, bir adım at
Nasılsa onların tozlarından oldun
Hayalde Canlanan Kusursuzluk’
Jan Soykök, bir radyo programında Hayalde Canlanan Kusursuzluk’un hikayesini anlatmıştı, ben de burada paylaşmadan geçmeyeyim. Jan, bir gece rüyasında hiç tanımadığı bir kızla merdivenlerin başında sarılıp ayrıldıklarını görmüş ve o sırada hissettiği duygulardan o kadar etkilenmiş ki uyanır uyanmaz kalemi kağıdı alıp bu sözleri yazmaya başlamış. Hislerinin ne kadarını aktarabildiğini sadece kendisi bilir ama bizim dinlediğimiz sözlerin etkileyiciliği oldukça yüksek. Bu yoğun duyguları boğucu ve iç karartıcı bir yere sürüklemeden zarif ve mağrur bir biçimde “Bakın ben böyle hissettim, iyi ki de hissettim!” der gibi ifade etmiş. Bu sayede de daha önce değindiğim chill akışla uyumlu, dinleyenin modunu düşürmeyen çok tatlı bir aşk şarkısı yaratmayı başarmışlar.
Bir adın yok, bir ada ihtiyacın yok
Sen o birkaç saniyelik görünümünde
Beni alıp benden başka yerlere götürdün
Bir Rüya İçinde Bir Rüya…
Albümün kapanış şarkısı, Bir Rüya İçinde Bir Rüya… Sürekli bir kovalamacanın hakim olduğu bir rüyayı dinlerken Jan Soykök’ün öyküleyici anlatımı sayesinde yavaş yavaş gözümüzün önünde canlanmaya başlıyor. İçimiz çıkışı bulma isteğiyle dolarken bu rüyanın tam ortasına düşüyoruz.
Aralarda gelen nefes seslerinin de güçlendirdiği kaotik ortamda sürüklenirken ruhumuzu biraz da olsa rahatlatan, bahsedilen dalgaların korkutucu bir ögeden bir kaçış yoluna dönüşmesini sağlayan, “marin” vibe’lı gitar bu parçada kurtarıcımız oluyor. Yalnız aynı gitar nakarattan sonra nefes kesici bir soloya başladığında hafiflettiği sıkışmışlık ve çaresizliği daha da vurgulu bir şekilde geri getiriyor. Yani kurtarıcı dedim ama kalbimizi paramparça etmeyi de ihmal etmiyor. Deyim yerindeyse kolumuz kanadımız kırılmış bir şekilde “acımasız dalgadan kurtaramadıklarımızı” izleyerek şarkıyı bitiriyoruz. Albümün tamamında büyüleyici bir performans sergileyen Baturalp Yılmaz, bu parçada da aynı auranın içinde kasveti azaltıp artırarak mükemmel bir denge kurmayı başarmış. Gerçek anlamda nefes alışverişinizi değiştirecek bu parçayı yetersiz sıfatlarla boğup basitleştirmek istemiyorum. Bu kusursz parçayla keyifli yolculuğumuzu bir sonraki dinleyişimize kadar noktalarken albüm incelemesinin de sonuna geliyoruz. Albümle ilgili fikirlerimi belirttim, birçok şey yazdım ama esas söylemek istediğim cümleyi en sona bıraktım. Tüm bu ışıltılı şarkılar için teşekkürler Birileri!
Dalgaların dövdüğü bir kıyı ya da bir uğultunun ortası
Bulunduğum bu hayali yer
Avucumda kum taneleri
Parmaklarımın arasından süzülüyorlar derinliğe ben ağlarken
Acımasız dalgadan hiçbirini kurtaramıyorum
Albüm inceleme kısmı bitti dedim ama vermek istediğim iki haber var. Bu haberlerin ilki beni birkaç aydır çok heyecanlandıran bir olay. Daha önce “Cover yapacak mısınız?” sorusuna “İçimizden gelen bir şey olursa neden olmasın.” gibi cevaplar veren Birileri; sanırım içlerine sinen parçayı bulmuşlar! Storylerden çok küçük bir kısmını dinleyebildiğimiz Hiçbir Türlü Bulamadım Ben Beni coverlarının tamamını Kusursz’un tanıtım konserinde dinleme şansına sahip olduk. Aylar önce dinlemiş olmama rağmen hala aklımda olan o melodiyi konser yayınında tekrar duyduğumda içim gerçekten mutlulukla doldu. Parçada Birileri’ne saksafonla Tarık Karakoç eşlik ediyor ve konserde de bu parçada ve Bir Anlam Ver’de kendisini dinlemiştik. Bu güzel coverın yayınlanmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
Beklediğim bir başka şey de canlı akustik kayıtlar! İlk parçası 26 Temmuz’da yayınlanan canlı akustik serisi Halledebilirdik’le başlamıştı. Açıkçası Halledebilirdik Birileri’nin en sevdiğim parçalarından değildi hatta sevdiğim parçaların önüne geçtiği için biraz tepkiliydim. Ama bu kayıtla bu durum kırıldı! Zenginleşmiş müziği ve Jan Soykök’ün daha net ve güçlü bir hal alan vokaliyle Halledebilirdik’i dinlediğimde bu parçaya haksızlık ettiğimi anladım. Her canlı performans videosunda geri vokalle şarkıyı muhteşem bir hale getiren Emre Dereli bu kayıtta da harikalar yaratmış. Gerçekten o söylemeye başladığı anda şarkı birkaç seviye yükseliyor.
Halledebilirdik’in bu kadar etkileyici bir hal almasında payı olan bir diğer isim de Çağdaş Topal. Kusursz’da çok iyi bir iş çıkaran Çağdaş Topal, bu parçada da yıldızlar gibi parlayan bir performans sergilemiş. Bu başarısının sonucu olarak son zamanlarda adını sık sık görmeye başladık zaten ve ben de bu durumdan gayet memnunum.
Büyük ihtimalle dayanamayıp bu seriyi daha sonra ayrıca yazacağım ama şu an şunu söyleyebilirim: Halledebilirdik, şu ana kadarki en güzel haliyle her platformda bulunuyor, hala dinlemediyseniz hemen dinleyin! Ayrıca bu serinin bir sonraki parçası Zamanın Dışında Boşluğun İçinde de 16 Ağustos’ta yayında olacak! Böyle tatlı sürprizlerden haberdar olmak için Birileri’ni Instagram, Twitter ve Facebook’tan takip etmeyi unutmayın.