Halloween, yani Cadılar bayramı, son zamanlarda ülkemizde oldukça ilgi görmeye başladı. 31 Ekim yani çarşamba günü sokaklarda vampir çocukları, ölü gelinleri, cadı kızları, Frankensteinleri görebilirsiniz. Birçok mekânda, İstanbul da Kadıköy, İzmir de Alsancak bu konuda başı çekiyor.
Cadılar bayramı ilk kez İngiltere de ortaya çıkmıştır. Çok eski zamanlarda Keltler 1 Kasım tarihini yaz mevsiminin bitişi, kışın başlangıcı olarak kabul ediyorlardı çünkü tam 1 Kasım’da sürüler yaylalardan dönüyor, toprak ağaları imzalanan kira sözleşmeleri yeniliyor, yeni döneme başlanıyordu ve tamda bugün ölülerin evleri ziyaret ettiğine inanılıyordu. Sırf bu ölüleri evlerden uzak tutmak için dağlarda, tepelerde ateşler yakılıyordu. Bu ateşi yakarken de garip maskeler takıyorlardı ki, gelen ölüler onları tanıyamasın. Daha sonra ateş yakıp, maske takma bir ritüelle dönüşüp, günümüz Cadılar Bayramı’nın temelini oluşturdu.
Günümüzde bu ritüel, gece kulüplerinde, ev partilerinde ya da sokaklarda kutlanıyor. Eğlencenin yanı sıra Cadılar Bayramı özellikle kadınlar için alışveriş demek! Ufak tefek de olsa bir şeyler mutlaka alınıyor. Maske, süslü taçlar, yüz için boyalar, kostümler ve daha bir sürü şey!
Alt tarafı Cadılar Bayramı abartmaya gerek yok diyenlerdenseniz ve alışverişe gerek yok diyorsanız, makyajınızla da Cadılar Bayramı ruhunu yaşayabilirsiniz. Ama illa bir şeyler almak istiyorsanız ve bütçeniz sınırlıysa, takılarınızla, vücut taşlarıyla hani şu yüzünüze yapıştırabileceğiniz türlerden veya alacağınız süslü taçlarla da farklı olabilirsiniz. Bunlar bana yetmez diyorsanız, kıyafetinizi derilerle kombinleyebilirsiniz, siyah mini bir etek ya da elbise altına giyeceğiniz simli çoraplarınızla veya yırtık görünümlü çoraplarınızla da cool olabilirsiniz. Önemli olan o gecenin ruhunu hissedip, eğlenebilmek!
Unutmadan; bir şeyi moda olduğu için değil size yakıştığı için tercih edin, çok beğendiyseniz de onu kendinize uydurun, kendinizi ona değil!
Sevgiyle kalın.