Bunu okuyorsunuz:
Chris Cornell – When Bad Does Good: “Dinle, O Burada, İçeride”

Chris Cornell – When Bad Does Good: “Dinle, O Burada, İçeride”

chris-cornell

Soundgarden, Audioslave, Mad Season, Temple of the Dog… Aklımıza O’nu getiren gruplar. Black Hole Sun, Be Yourself, River of Deceit, Hunger Strike… Akıllardan silinemeyeceğini garanti eden tüm şarkılar. Ve O’nun hala bizlerle olduğunu hatırlatan taze çalışma: “When Bad Does Good”. O’nu kaybetmeden önce kaydettiği şarkılardan oluşan, bizlere bıraktığı son hatıra olan albümden olabildiğince derin bir kesik.

Chris Cornell müziğiyle, sözleriyle, yaşamıyla, gidişiyle hep bir şeyler anlattı; bizleri hiç ummadığımız anlarda hiç ummadığımız duygulara sürükledi. Çok genç yaşta müziğe başladı ve standartların, alışılmışın ötesindeki sesini dünyaya duyurdu. Her yaştan, her kültürden, her dilden milyonlarca insan onun müziğinde aradığı bir hissiyatı, bir yaşantıyı, samimiyeti buldu. Doksanların “distortion”, “grunge”, “Seattle” kavramlarını hafızalara kazıdı. Layne Staley ve Kurt Cobain gibi isimleri kaybettikten sonra Eddie Vedder ile beraber “I am still alive” demeye devam etti. 2017 yılından beri ise O’nu yaşatan bizleriz, tüm ailesi, dostları, dinleyicileri.

Önemli müzisyenlerin gidişlerinden sonra karşımıza çıkan yeni çalışmalar her zaman için ön yargıya açık olur, tartışmalara yol açar. Yakınlarının amaçları sorgulanır, birileri çıkar sağlamakla suçlanır, gerek var mıydı dedirtir. “When Bad Does Good” dinlenip videosu izlendikten sonra ise açıkça görülüyor ki kesinlikle gerek vardı. O; duruşuyla, samimiyetiyle her zaman dinleyenlerinin kendilerine yakın hissettiği bir isimdi ve bu çalışma da aslında bunu daha dipten, derinden anlatıyor.

“When Bad Does Good” klibi 16 Kasım tarihinde yayınlandı ve Chris Cornell’i olabilecek en güzel şekilde anmamızı sağladı. Amacı gazete dağıtmak olan küçük bir çocuk var ekranda. Hava aydınlanmadan, bisikletiyle çıkıyor yola. Güzel başlayan günün yağmurla sonlanmasına şahit oluyoruz, çocuğun gözlerindeki hayal kırıklığına tanıklık ediyoruz. Belki de o küçük çocuğun hayata karşı yaşadığı kırgınlığı duyuyoruz Chris Cornell’in sesinden. Tam da o sese yakışır şekilde. Üstelik klipteki çocuk Cornell’in öz oğlu… Ekose oduncu gömleğiyle, babasının boynundan çıkarmadığı kolyesiyle. Duygu aktarımı daha iyi nasıl yapılırdı diye düşünürken O’nun yıllarca beynimizde dolanan şarkı sözleri çıkıyor karşımıza her sokak başında, videonun her dakikasında. Sanki tüm şehir, bütün binalar gün doğmadan uyanıp hazırlanmış, O’nu anmayı bekliyormuş gibi.

Beş dakika gibi bir sürede duygudan duyguya yokuş aşağı bisiklet sürüyoruz klipte. Gitar solosuyla eş zamanlı bir yağmura maruz kalıyoruz. Beşinci dakikaya geldiğimizde ise yağmurla, tüm karamsarlıkla yıkanmışken; bize sonsuzluğu ve özgürlüğü çağrıştıran denizden bir silüet beliriyor. Alışık olduğumuz bir yüz bu. Görmeden, yanında olmadan, sadece sesini duyurarak bize kim olduğunu ve neler yaşadığını anlatan bir yüz. Yağmur diniyor, duygular duruluyor, dalga sesleri yükseliyor. O yüz bize bu sefer “sessizliğiyle” huzuru ve burukluğu yaşatıyor.

Bu içerik size ne hissettirdi?
ehehe
0
ilginç
0
kalp <3
0
karasızım
0
olamaz!
0
üzücü
0