Yönetmen Truffaut’un başlattığı Fransız Yeni Dalga Akımı kimine göre bir fikir kimine göre bir saçmalık kimine göreyse öylesine, kısa bir süreliğine parlayıp sönen bir ışıktır. Durum şu ki Fransız Yeni Dalga Akımı hakkında ne kadar olumsuz düşünülse de bu akımın sinema dünyasındaki yeri yok sayılamaz derecede büyüktür.
Günümüzde hala tartışılmakta olan bu sinema akımı, 2. Dünya Savaşı sonrasına dayanır. Her anlamda hızlı bir şekilde kötüye giden ülkelerde bunla orantılı olarak yaşam standartları da hızla düştü. Bu durum elbette ki ülkelerin sinemalarını da etkiledi.
Sinemacılar artık sorunlara gerçek hayatta yaklaştıkları şekilde yaklaşmaya, sinemada realizmi benimsemeye ve her türlü gerçekliği doğal bir biçimde, olduğu gibi sinemaya yansıtmaya karar verdiler. İtalya’da “Fransız Doğacılığı”, “Sovyet Toplumcu Sineması”, “İngiliz Belge-Film Okulu” ve İtalyan edebiyatındaki verismo (gerçekçilik) akımının uygulanmasıyla ortaya “Yeni Gerçekçilik” adında bir sinema akımı çıktı. İngiltere’de ise yine toplumsal konuları işleyen sinemacılar “Özgür Sinema” adında bir akım ortaya çıkardılar. Bu ortam oluşurken Fransa’da da “Yeni Dalga” akımı ortaya çıktı.
Yeni Dalga Akımı’nda sinemacılar klasik film formatını reddederek sinema filmlerinde belli duvarları yıktılar. Kendilerini Hollywood sevecenliğinden sıyırarak gerçeklik ve doğallığı benimsediler. Filmlerde sahneler hiçbir zaman birbirini izlemedi ve tekrara düşmedi. Kronolojik sıralama kalıbı bir kenara atıldı. Bu, günlük hayatımızdaki bilinmezliğe bir göndermeydi. Filmlerin çoğu net bir sona sahip olmadı, genelde ucu açık bırakıldı.
Yeni dalga filmlerinde film kendini gerçekmiş gibi izletmez, filmle kendinizi kaptırıp gitmezsiniz çünkü Fransız Yeni Dalga Akımı pasif izleyiciliğe karşıdır. Çarpıcı geçişler ve uyumsuz sahneler vardır. Temel istek seyirciyi filme yabancılaştırmaktır, seyircinin filmi anlamak için çaba harcaması istenir.
Fransız Yeni Dalga Akımı’nı Hollywood sinemasından ayıran bir diğer özellikse ses ve seslendirmedir. Dış çekimlerde her zaman araba sesi, korna sesi, zil sesi gibi sesler daha baskındır. Amerika ile ilgili görüşlerin anlatıldığı sahnelerde ise genelde arkadan polis siren sesi daha baskındır. İtalyan yeni gerçekçilerinden örnek alınarak doğal ışıklar kullanılmıştır. Karakterler genelde toplumla çok alakası olmayan tiplerdir, siyasetten ve aile kavramından uzaktırlar.
Bu akımın öncüleri olan François Truffaut, Eric Rohmer, Jean-Luc Godard gibi isimler Fransa’nın ünlü sinema dergisi Cahiers du Cinema’ya film eleştirileri yazarak sinemaya başlamışlardır.
En Önemli 10 Yeni Dalga Akımı Filmi
1) Les Quatre Cent Coups / Truffaut-1959
2) Hiroshima Mon Amour / Resnais-1959
3) A Bout De Souffle / Godard-1960
4) Tirez Sur Le Pianiste / Truffaut-1960
5) Les Bonnes Femmes / Chabrol-1960
6) La Jetee / Marker-1962
7) Vivre Sa Vie / Godard-1962
8) Cleo De 5 A 7 / Varda-1962
9) Jules At Jim / Truffaut-1962
10) Bande A Part / Godard-1964
Kaynakça:
http://ebulten.library.atilim.edu.tr
http://www.perasinema.com
http://www.filmloverss.com
http://blog.kavrakoglu.com
https://birinindunyasi.wordpress.com
http://www.kameraarkasi.org
https://filmhafizasi.com