Şarkılarındaki esprili dili, bir dinazoru bile pirelendirebilecek olan karakteri ve renkli gitar melodileriyle genç kedilerin sevgilisi olan İlkay Dindar’ı önce arama motorlarına, sonra kendisine sorduk…
Edirne?
Edirne güzel sanatlar lisesi benim için. Sevgili Ayhan Akbaş’la tanışmam. Benim dönem arkadaşım sağ olsun. Edirne de çok güzel yıllarım geçti. Benim müzisyenliğe adım attığım yıllar diyebilirim. Benim enstrümanım piyano ve klarnetti gitar vermemişlerdi. Ayhan’nın gitardı. Ama biz durmadan gitar çalıyorduk. Ben klarneti orkestra dersinden orkestra dersine çalardım çok sevmeden çaldım 4 yıl ama bana çok şey kattı piyano da öyle. Hani ilk sahneye çıkışlarımız ilk ciddi bir şeyler yapmaya çalıştığımız her sokağında kuytusunda köşesinde büyük anılar barındıran bir yer benim için Edirne. O yüzden güzel anılarımız geçti iyi günlerimiz kotu günlerimiz oldu. Ama her şeyin alevlendiği benim içime o pis kanın girdiği yer diyebiliriz Edirne için. Aynı şekilde Ayhan’la tanışmam da o dönem olduğu için. Beraber böyle okula gitmezdik o bana gelirdi günde 9 saat gitar falan çalardık otistik gibi yaşardık çok keyifliydi.
Peki 2012 Miss Turkey adayı?
He ben değilim. Ben küçükken güzellik yarışmasında 2. oldum 6 yaşındaydım muhtemelen Miss Turkey falan da değildi o.
Gaye Su Akyol’un erkek versiyonu gibi söz yazıyor denilmiş senin için?
Uzay içerikli sözler yazınca herkes aynı olmuyor bence. Bir çok insan var uzayla ilgili söz yazan ve benim hissettiğim şey bambaşka onun hissettiği şey bambaşka.
Sana uzay ne anlam ifade ediyor?
Ben çok küçükken resim dersinde falan kendimi hep ayda çizerdim böyle ayin üzerine otururken ayda Türkiye bayrağı dikerken çiziyorum kendimi falan. O zamanlar tabi yasadığımız coğrafyanın bu tarz şeylere imkânının olamayacağını bilemiyorsun. Küçükken kurduğumuz hayaller her zaman daha güzel oluyor. Büyüdükçe bazılarımızın o hayalleri küçülüyor, bazılarımızın devam ediyor. O yüzden uzayın pyschodelic müziğin bana olan etkisi çok oldu. Ben çok küçük yasta Pink Floyd, Radiohead dinlemeye başladım. Onların etkisi uzayın etkisi soundun etkisi falan hep onların yansıması gibi düşünüyorum. Genel olarak bütün çaldığım gruplarda kendi projelerimde falan öyle olduğunu hissediyorum birazcık.
Diğer yandan uzayı düşünmek beni çok mutlu ediyor. Büyük bir Stanley Kubrick manyağı olduğum için Alfred Hithcock gibi o tarz yönetmenlerim büyük hayranı olduğum için. Space in Otherside, bir uzay macerası, Star Trek, Star Wars falan bunlarla büyüdüğümüz için efendime söyleyeyim kendimi hep o alanda güvende hissediyorum. Sanki o alanda kapalı bir fanustayım kimse bana zarar veremezmiş gibi hissediyorum ve bu da sözlerime yansıyor herhalde birazcık.
İlkay Dindar’ın solo kariyeri nasıl başladı?
Benim şarkılarım vardı. Eskici grubumuz tek albümden sonra dağıldı. 6 parçalık EP gibi bir albüm yaptık hatta “Üç” isimli şarkıyı Demet Sağıroğlu’yla düet yapmıştık. O albümde biz baya çaldık. İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir, Ankara falan öyle bir gezdik. baya keyifli bir projedeydi. Kötü de ayrılmadık arkadaşlarımızla. Ama hani artık sanki aynı yoldan yürümediğimizi hissettiğim anda dedim ki bu böyle olmuyor hani ben böyle bir şey yapmak istiyorum dedim yollarımızı ayırmaya karar verdik ama tartışmalı bir ayrılık da yaşamadık.
Ondan sonra Eskici de şarkıları aranjmanları da ben yapıyordum ama grup olarak çalıyorduk. Benim kendi şarkılarımı çok biriktiler çok çok biriktiler artık dedim ki defterde durmasın belki gönlü benimle bir olan insanlar olur Youtube da Spotifyda dinleyebilelim insanlar da onları beğenir diye albüm çıkarmış olduk. EP de öyle Rastgele Laflar Ettim albümü de öyle.
EP”nin de prodüktörlüğünü Ali Güçlü Şimşek yaptı ve Görkem Karabudak mixledi. İkisine de buradan çok selam olsun. İkisinin de bende yeri büyüktür.
Ben dinlerken çok keyif alıyorum çok güzel bir albüm olmuş ellerinize sağlık.
Bence Türkiye’de alternatif müzik anlamında içime sinen güzel bir albüm oldu. Başkası yapsa yine ayni şeyleri hissederdim.
Bu aralar kimleri dinliyorsun peki?
Mac Demarco, Tame İmpala bu ara tekrardan Radiohead manyaklığı geldi. Tekrardan böyle bir Radiohead’in hit olmuş albümlerini dinliyorum. Bu ara bir de korkunç bir şekilde Neyse dinliyorum normal olarak 🙂
En son Spotify’da Mor ve Ötesi “Re” dinlemişim mesela. Korhan Futacı “Povurya” albümü, çok severim aşığım bayılırım kendisine. 🙂
Albüm albüm dinliyorsun sende 🙂
Evet ben tek şarkı dinleyenlere de hayret ediyorum. Çünkü tek şarkıyla anlayamıyorum ne anlatmaya çalıştığını müzik dinleyeceksem albüm dinliyorum daha çok keyif alıyorum. Albüm dinlemek benim çok hoşuma gidiyor bir şarkı bitiyor diğerine geçerken burada bunu anlatmış bakalım simdi ne anlatacak diye dinliyorum.
Bu bizim albüm dinleme jenerasyonundan geldiğimiz içinde böyle olabilir
Kendini müzik tarzı olarak nasıl tanımlıyorsun?
Genel olarak alternatif rock diyebiliriz. EP deki şarkılar için de deneysel olan parçalar var o parçalara da deneysel pyschodelic rock diyebiliriz. Bence daradanza tam olarak Türkçe pyschodelic rock, progresif rock denemesi. EP ye de ismini veren parça olduğu için. Ülkenin biraz daha karamsar kaotik bir durumun içinde olması ilk Ep ye de biraz yansıdı diye düşünüyorum. Bir aşk şarkısı hariç 3 şarkı o donemin agresifliğini ve bazı şeyleri anlatmak isteyişimle gelen yüksek sesin yansıması gibi oldu.
Fakat ikinci albümde daha naif. Yaşadığımız ortam beni çok fazla etkiliyor o donemin sakinliğinden de kaynaklı daha singersoft bir albüm oldu. Ama yine de bence ikisi de rocknroll albümler oldu. Yine kendimi rocknroll demekten alıkoyamıyorum.
Albümdeki her şarkının farklı bir hikayesi var ve bazen 1 şarkıda bile bütün duygularını anlatabiliyorsun.
Sözleri yazarken karalarken eski aşıklara ozanlara olan hayranlığımdan mesela biz birbirimize bir şeyler anlatmaya çalışırken iki lafı bir araya getirirken eğirilip doğruluyoruz zorlanıyoruz. Onların birbirleriyle iki kelimeyle her şeyi anlatabilmek o seviyeye ulaşmak çok zor olduğu için böyle olmasını seviyorum.
Müzisyen olmasaydın ne iş yapardın?
Çoook güzel soru bravo gerçekten. Hiç düşünmedim biliyor musun? Yani çok küçük yasta müziğe başladım. Müzisyen olduğum günü hatırlamıyorum diyebilirim. Müziğe bağlamayla başladım. Çok küçükken bir 6-7 yıl bağlama çaldım. İlkokula girdim ve hemen bir şeyler olmaya başladı ve onlar olmaya başladığında ben müzisyen olacağım diye başlamıyorsun tabi. Hani böyle bir yeteneğin olduğunu da bilmiyorsun. Ben bir yaşıma kadar herkesin benim gibi çalabildiğini düşünüyordum. Daha sonra dışarı çıkınca böyle insanlar bana abi ya bunu nasıl yapıyorsun tarzında sorular sormaya başladığı zaman aaa galiba herkesin yapamadığı bir şey yapıyorum demiştim.
Pardon soruyu unuttum bambaşka bir gitti simdi
Bilimle alakalı bir şey yapmak çok isterdim. İnsanların hayatını kolaylaştıracak her hangi bir şey bulmak isterdim. Limon sıkmak için vapurlarda satılan o küçük şeyi bulmak bile beni mutlu edebilirdi. Öyle bir meslek yani. Bilim adamı demesek de hayatımda icatçı bir kimlik olmasını isterdim.
Müzik de bana öyle geliyor. Benim çaldığım şeyler insanları başka yerlere götürüyor bazen aynı şeyleri yasamış oluyoruz kendilerini böyle çok yakın hissediyorlar oralara ve oralarda bak hala umut var hadi gel benimle beraber gibi hissettire biliyorsam insanlara sahnede olsun kayıtlarda olsun sesi onlarda turda konserlerde olsun o beni çok mutlu ediyor. Muhtemelen insanların hayatına güzellik katacak bir meslek olabilirdi diyebilirim. Yani her hangi bir şey abaküsü bulan adam dahi olmak isterdim. O kadar basite indirgeyebiliriz.
Kısaca insanlara yeni bir şeyler sunmak diyebiliriz yani?
Evet, evet yeni bir şeyler insanları rahat ettirme çabası var bende. Bilmiyorum neden oluyor da grup arkadaşlarım da hep söylerler evime gelen bir arkadaşıma abi ye ye bunu da ye falan rahat misin bak hani nasıl keyfin yerinde mi nasıl yapalım falan. İnsanları bir rahat ettirme insanlara bir yük olmama olayı yaradılışsal bir durum olduğu için herhalde öyle bir meslek tercih ederdim. Yani böyle korkunç güzel bir yazılım yazıp insanların tek tıkla bütün islerini halledebilecekleri bir yazılım yapmak… Herhangi yaratılan bir durumda var olmak isterdim yani.
Yalnız bunu yapsan mükemmel olurmuş tüm insanlık için.
Bu arada Neyse grubu ile çalışmaya başladın hayırlı olsun diyoruz.
Neyse ile çok güzel bir birliktelik sağladık çok güzel oldu. Çok teşekkürler.
2018 den ne beklemiyorsun?
2018 den konsersiz, müziksiz bir gün beklemiyorum, kötü şans beklemiyorum. 2018 den çok güzel şeyler umuyorum. Çünkü 2018 gelirken gelişinden itibaren bana çok güzel şeyler getirmeye başladı. Sanıyorum ki hepimiz için güzel şeyler olacağını düşünüyorum.
2018 Umut vadediyor yani?
Evet. Bu kadar büyük umutsuzluğumun üzerine umut vaat eden bir döneme girdim çok mutluyum. Etrafıma da mutluluk saçıyorum önüme geleni kucaklıyorum falan böyle bir dönemdeyim.
Kendi albümün için konserlerin olacak mi?
Bende olmasını istiyorum fakat ben korkunç bir şarkıcı değilim. Sadece kendi yazdığım şarkıları söylemeye çalışıyorum. O yüzden benim albümün konserleri olsun ama senede 4-5 tane olsun o konserler de çok güzel geçsin çok güzel şeyler paylaşalım, tadı damağımızda kalsın ki unutulmasın istiyorum.
Olsun diye olmasın diyorsun yani?
Evet, olsun diye olmasın ne güzel söyledin bravo!
Albümdeki tüm şarkıları kendin yazıyorsun bu süreç nasıl gelişiyor?
Evet bütün şarkıları aranjmanları ben yapıyorum.
Şarkı yazmak oturup çalışarak gelişen bir süreç olduğuna inanmıyorum. Olmayan bir şeyi var ediyorsun. Başka bir şarkıya çalmak da çok keyifli ama olmayan bir şeyler çalmak şimdi böyle bir şeyler oldu demek daha keyifli oluyor. Ben gitar çalışır gibi oturup şarkı yazmaya çalıştığımı hatırlatmıyorum. Çoğu zaman evde gitar çalarken kendiliğinden gelişiyor bazen bir ritim çıkıyor üzerine söz geliyor bazen sözler ritimle geliyor ikisinin aynı anda olduğu zamanlar da oluyor o en sevdiğim dönemler oluyor ama her zaman o kadar kolay olmuyor isler. Keşke olsa diyorum tabi 🙂 Daha sonra ben bunu daha iyi nasıl çalarım diye oturup çalışıyorum.
Senin şarkılarında anlatamaya çalıştığın şeyler biraz olsun insanların kafasını dağıtıyor ve aynı yerden bakmadığın çok belli oluyor.
Bence de ortada alışıla gelmişin dışında bir olay var. Ama kimi sevebilir kimi sevmeyebilir. Zaten şöyle de bir şey var ben oturup bir şarki yazsam bütün dünya oturup alkışlasa ortada büyük bir yanlış var derim. Çünkü birilerinin seni sevip birilerinin nefret etmesi de lazım. Bu böyledir. Herkesi mutlu etmek gibi bir şey olamaz. Ben seveni de seviyorum sevmeyeni de seviyorum. Herkesi seviyorum. Bazen bana yazıyorlar çok mutlu oluyorum oraya gelin buraya gelin falan diyorlar ne yazık ki o işler öyle ha deyince de olmuyor. Beni çağıran herkesin teker teker evine gidip çalmak istiyorum böyle olunca. Öyle çok mutlu oluyorum.
Sana albümdeki şarkılarının isimlerini söyleyip senin için ne anlama geldiklerini bize tek kelime ile özetler misin?
Tek kelime mi gerçekten?
Evet…
Oh çok güzel tamamdır.
Aynı Filmi İzliyor Musun? – Ask
Haldun Bey – Yalnızlık
Plastik Düşler – Pop
Eski Ev – Kadıköy
Moda Sahil Yolu – Renkli Balonlar
Süpermen – MFÖ
Asaleti Küstah – Rocknroll
Kadın – Rahatsızlık
Uzayda Havuç – Hit
Geri Dönemem – Festival
İki Yaş Gençtim Ondan – Hicazkar sokak
Rasputin Salonda – Ateş
Kibirli Haplar – Ego
Bile Bile – Umut
Bütüne baktığımızda albümde bütün duyguları bir araya toplamışsın.
Aa evet simdi fark ettim öyle olmuş gerçekten…