Bunu okuyorsunuz:
Üçüncü Yenilerin Naif Sesi: Dilan Balkay | Röportaj #26

Üçüncü Yenilerin Naif Sesi: Dilan Balkay | Röportaj #26

dilan balkay

Henüz son teklisi yeni yayınlanmışken bundan sonra adını daha sık duyacağımıza emin olduğumuz Dilan Balkay ile müzikten ve onun kendine has naif melankolisinden bahsettik.

 

Öncelikle seni biraz tanıyabilir miyiz?

Dilan: Trompet çalmaya 9 yaşında, Şile’de bir kültür merkezinde başladım. Belediye orkestrasına öğrenci yetiştiriliyordu, orada trompet eğitimi aldım. İstanbul’a geldikten sonra, sokak müziği yapan bir ekiple tanıştım. Onlarla sokakta çalmaya başladım, o net bir kırılma noktasıdır. Ondan öncesinde yalnız notaya bağlı çaldığım için doğaçlamayı bilmiyordum, insanların önünde çalmaktan da çok çekiniyordum. Bu dönemde trompete olan bağlılığım gelişti ve hem enstrümanıma hem de müziğe karşı bakış açım başka bir noktaya taşındı. 3 Yıl kadar Boğaziçi Gençlik Korosu ve Boğaziçi Caz Korosu’nda koristlik yaptım. O yıllar koro hayatımın çok büyük bir parçası oldu. Hem müzikal anlamda bana çok şey kattı, hem de zaman kullanımı, çokseslilik, disiplin gibi mevzularda epey kafamı açtı.

“Sahnede sürekli beklenmedik şeyler oluyordu..”

Büyük kırılma noktalarımdan biri de Evrencan Gündüz’le çalmaya başlamak oldu. Bir akşam, sokakta çalmaya başladığım ekiple ‘Farfara İstanbul’ moda sahilde bir konser yaptık ‘dalganabak’ grubu ile birlikte. Evren’le orada tanıştım tanıştım. İletişimimiz devam etti ve onun ekibiyle çalmaya başladım. O noktadan sonra daha profesyonel sahneler başladı. Ekipteki herkes sahnede çok iyiydi ve onlara yetişme ihtiyacı duydum. Evren’in yaptığı müzik de daha önceden yaptığım bir müzik değildi, sahnede sürekli beklenmedik şeyler oluyordu, groove’u ilk defa Uzaylılar sahnesinde öğrendim, batı müziğine de yaklaşmaya başladım ve bu gelişimime büyük katkı sağladı. Bu süreçten itibaren birçok müzisyenle tanıştım ve başka müzisyenlerle de çalışmaya başladım.

 

 

Şarkılarının söz ve müzikleri sana ait, şarkılarında genel anlamda sözler çok doğal, müzik çok doğal hiçbir aşırılık yok ancak duygularımızda yoğun biryerlere ulaşıyor ve şarkılarının hep bir hikayesi varmış hissiyatı veriyor. Şarkılarının ortaya çıkış süreci nasıl gelişiyor?

Dilan: Çok fazla bestem yok aslında toplam 11 tane falan var. İlk bestemi yaptığımda evde yalnızdım, hava biraz karanlıktı, ben de -hafiften melankoliyi seven bir insan olarak- evin içindeki karanlığı, sıkıntıyı anlatmak için bir şeyler yazdım o anda. Daha sonra iki yıl hiç beste yapamadım, gelmedi ve benim de zorlama gibi bir yaklaşımım olmadı. Çünkü beste yapayım, yapmam lazım gibi bir kafada değilim. Yoğun şeyler hissettiğim dönemlerde çıkıyor. Zannediyorum ki doğallık dediğin nokta oradan geliyor. Bütün bestelerin bende özel yeri var. Hala kendi parçalarımı söylerken burnum sızlıyor. Hissediyorum o anda, yazmaya başlarken hissettiğim şeyi. Hala bana çok yakın şeyler o zamanki hislerim.

 

Sözleri yazarken söz ya da üslup konusunda beslendiğin birileri var mı gerek edebiyattan gerek müzik dünyasından ?

Dilan: Özel olarak çok etkilendiğim birisi yok. Eskiden çok fazla şiir okuduğum bir dönem vardı. O dönemlerde şiir yazıyordum sık sık ama bu şiirler ölçüsü ya da kafiyesi olan şiirler değillerdi. Onları da beste yapmak zor oluyor zaten. Beste yapma konusunda üslup yönünden okuduklarımdan çok beslendim diyemem o yüzden, histen beslenmişimdir ama muhakkak. Genel anlamda kendi iç dünyamdan besleniyorum. Şarkıların tümünde ortak bir duygu var aslında.

 

Naif  bir melankoli var. Ne çok taşkın ne çok kaygılı nede çok kızgın saf bir melankoli ..

Dilan: Sanırım öyle… Kendi halinde bir melankoli benimki.

 

Son yıllarda Türkiye’deki alternatif müzik dünyasına yeni bir kavram girdi. ‘Üçüncü yeniler’ , Sen bu konuda ne düşünüyorsun bu kavramın içini nasıl dolduruyorsun? Sen de bu gruba dahil ediliyorsun. Sen kendini Üçüncü yenilere dahil hissediyor musun ?

Dilan: Zannediyorum ki bu süreç Büyük Ev Ablukada ile başladı. Daha sonra Yüzyüzeyken Konuşuruz vs. geldi. Ben henüz bu akıma ‘Üçüncü Yeniler’ denmeden, liste de bu kadar genişlemeden önce Garip akımına benzetiyordum sözleri. Oldukça gündelik sözler kullanılıyor diye. Ama artık bu akıma dair hazırlanmış müzik listelerini açtığında şarkıların hepsinin birbirinden başka olduğunu görüyorsun. Genel anlamda alternatif akımın ismi biraz üçüncü yeniye döndü. O yüzden mevzuya bu anlamda dahil olabilirim.

 

 

Aslında sanki herhangi bir akıma dahil olmak istemeyecek insanları topladığımız bir kavram oldu bu ?

Dilan: Aynen, o isimsizliğin ve alternatifin genel bir ismi oldu sanırım Üçüncü Yeni.

 

Birçok müzisyenle çalışıyorsun sanırım son zamanlarda en yoğun Dolu kadehi ters tut  ile çalışıyorsun ve çalışmalarınız çok yoğun görünüyor. Kendi çalışmalarına hem yapım aşamasında hem de konser aşamasında  zaman ayırmakta güçlük yaşıyor musun ?

Dilan: Evet, epey yoğun geçiyor vakit. Doğal olarak kendi işlerime zaman ayırma konusunda sıkıntılar yaşıyorum. Ama bu aslında benim kendi işimle alakalı tembelliğimden kaynaklanıyor. Başka isimlerle çalışırken disiplinli olmayı seven biriyim ama mevzu kendi işim olunca öyle olamıyorum. Tabii bir diğer sebep de kararsızlık. Şarkıyı nasıl yapalım ihtimalleri arasında boğuşurken kafam çok dağılıyor, uzaklaşıyorum parçalardan böyle olduğunda. İlk teklim şubat ayında çıktı, diğeri kasım ayında çıktı arada neredeyse 9 ay var ve bu çok uzun bir süre aslında. Sözleri, trafiği ve az çok sound’u belli olan 8 parça var şu an. Ama karar verme mevzusunda çok sıkıntı yaşıyorum. O yüzden o tarafa çok vakit ayıramıyor oluyorum kaçtığımdan. Ama çalmayı çok sevdiğim için konser takvimi beni hiç yormuyor. Aksine çalmadığım zamanlar evde oturduğumda içim sıkılıyor.

 

Sen de yoğunken hareket halindeyken daha üretim halinde olabilen insanlardansın yani.

Dilan: Benim için kesinlikle öyle. Mesela geçtiğimiz yazı Evren’in ekibiyle güneyde, Dalyan’da bir evde geçirdik. Evdeyken sabahları erken uyanıp, kimseyi uyandırmamaya çalışarak balkona çıkıp bir şeyler yazıyordum ve arabayla yolculuk yaptığımızda sürekli aklıma gelen melodileri sözleri ses kaydı alıyordum telefonuma. Bu süreçte, 3 ay içerisinde 7-8 tane beste çıktı. O yoğunluk beni içime dönmeye, kendime zaman ayırmaya ve dolayısıyla üretmeye itmişti.

 

Dilan Balkay
Dilan Balkay

’Derken’ adında yeni parçan yayınlandı iki hafta önce, parçanın yayınlandıktan sonraki süreci nasıl gidiyor?

Dilan: Şu ana kadar güzel gidiyor. Güzel yorumlar alıyorum. Çok tereddüt ediyordum paylaşmadan önce, biraz kirli bir sound’u var. Belki bu da eski üçüncü yeniler gibi tınlamasına neden oluyor olabilir. Evde kaydedilmiş olması yönünden de benziyor. Bu amatör sound biraz çekinmeme sebep oldu ama bir yandan da parçanın ruhuyla örtüşüyor gibi geldiği için benden çıksın artık diye düşündüm.

 

Dilan Balkay’ı tek dinleyebileceğimiz bir konser planı var mı ?

Dilan: Yakında net bir şey yok. Mayıs ve Haziran’da iki konser yaptık, biraz da gaza geldik ancak araya yaz girdi, birlikte çalıştığımız müzisyen arkadaşlarımız güneye indiler. Biraz ara girdi ister istemez. Şimdi o arayı toparlamaya çalışıyoruz. Bir yandan da birbirimizi güzel duyabileceğimiz, rahat bir yerde çalmak istiyoruz. Aralık için bir iki planımız var ama bakalım…

 

Bizler beklemede kalıyoruz o zaman …

 

Bu içerik size ne hissettirdi?
ehehe
0
ilginç
4
kalp <3
26
karasızım
0
olamaz!
0
üzücü
0